Bu Blogda Ara

Sayfalar

25 Nisan 2007

Elektrik Kesintileri

Bugün aslında konu yok, ne yazacağım falan diye düşünürken konu öğle vakti kendiliğinden geldi. Karar verdim, elektriksiz yaşanmıyor, çünkü günümüzde kullandığımız her türlü alet elektrikle çalışıyor.
Mesela bilgisayar, buzdolabı, televizyon,radio, kombi, çamaşır makinesi, hatta telefon, liste daha bayağı uzar gider, kafanızı bunlarla şişirmek istemem
Hatta bizim işimiz bile elektriğe mahkum, bir kesildi mi her şey sekteye uğruyor, yetişicek mal yarım kalıyor, tamamlanamıyor, sonuçta müşteriye karşı -ileriki zamanlarda- mahcup oluyoruz. Tıpkı bugün gibi.
Elektriğimiz bugün öğle vakti kesildi, üç saat gelmedi.
Ben de dayanamadım, elektrikçi arkadaşıma gittim elektrik almaya. Bana elektrik satmadığını ve elektrik satmasının mümkün olmadığını, çünkü kendilerinde de bulunmadığını söyledi.
Ben de arkadaşıma hak vermekle beraber kafama takılan bir konudaki birkaç soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum:
Madem elektrikçiler elektrik satmıyorlarsa neden kendilerine elektrikçi diyorlar?
Türkçe dilbilgisinde bir nesnenin sonuna "-çi" suffix'i getirilirse, kelime "anılan nesneyi satan kişi" anlamına gelmez mi? Mesela "Gözlükçü = Gözlük satan kişi".
Bu gerekçeyle elektrikçilerin kendilerine elektrikçi dememeleri gerekir, haksız mıyım acaba?
----
Günün Şarkısı
----
Unwritten
----
I am unwritten, can't read my mind, I'm undefined
I'm just beginning, the pen's in my hand, ending unplanned
-
Staring at the blank page before you
Open up the dirty window
Let the sun illuminate the words that you can not find
Reaching for something in the distance
So close you can almost taste it
Release your inhibitions
-
Feel the rain on your skin
No one else can feel it for you
Only you can let it in
No one else, no one else
Can speak the words on your lips
Drench yourself in words unspoken
Live your life with arms wide open
Today is where your book begins
The rest is still unwritten
-
I break tradition, sometimes my tries, are outside the lines
We've been conditioned to not make mistakes, but I can't live that way
-
Staring at the blank page before you
Open up the dirty window
Let the sun illuminate the words that you can not find
Reaching for something in the distance
So close you can almost taste it
Release your inhibitions
-
Feel the rain on your skin
No one else can feel it for you
Only you can let it in
No one else, no one else
Can speak the words on your lips
Drench yourself in words unspoken
Live your life with arms wide open
Today is where your book begins
The rest is still unwritten
-
Staring at the blank page before you
Open up the dirty window
Let the sun illuminate the words that you can not find
Reaching for something in the distance
So close you can almost taste it
Release your inhibitions
-
Feel the rain on your skin
No one else can feel it for you
Only you can let it in
No one else, no one else
Can speak the words on your lips
Drench yourself in words unspoken
Live your life with arms wide open
Today is where your book begins
-
The rest is still unwritten
The rest is still unwritten
The rest is still unwritten
----

24 Nisan 2007

Kayıp Taş

Bizim işin en zor tarafı kayıp bir nesneyi bulmaktır, bunun için gerekirse mesaiden iki saat harcanabilir. Bir de bakmışsın gün ölmüş gitmiş, cenazesi de akşam ezanında kılınan namazı müteakip çarşı mezarlığında toprağa verilmiş. Darısı ertesi güne.
Bugün karşı komşum bir laf söyledi, tam cuk diye oturdu:
"Bir zamanlar gençtim turp sıkardım, şimdi geriye dönüp bakınca dönmüşüm hıyara, ikisinden birini al götür vur duvara."
Kısacası bence tam olmuşuz, yaşlılık kapıda, yolun yarısına beş yıl kaldı. Bir laf vardır, der ki
"günlüğü her gün doldurmak gerekir, yoxa günlükten çıkarlar". Hayır olsun inşallah.
----
Günün Şarkısı
----
Forever Young
----
Let's dance in style, let's dance for a while
Heaven can wait we're only watching the skies
Hoping for the best, but expecting the worst
Are you gonna drop the bomb or not
-
Let us die young or let us live forever
We don't have the power, but we never say never
Sitting in a sand-pit, life is a short trip
The music's for the sad men.
-
Can you imagine when this race is won
Turn our golden faces into the sun
Praising our leaders, we're getting in tune
The music's played by the, the mad men
-
Forever young, I want to be forever young
Do you really want to live forever, forever, and ever?
Forever young, I want to be forever young
Do you really want to live forever, forever young?
-
Some are like water, some are like the heat
Some are a melody and some are the beat
Sooner or later they all will be gone
Why don't they stay young?
-
It's so hard to get old without a cause
I don't want to perish like a fading horse
Youth is like diamonds in the sun
And diamonds are forever
-
So many adventures couldn't happen today
So many songs we forgot to play
So many dreams swinging out of the blue
We let them come true
-
Forever young, I want to be forever young
Do you really want to live forever, forever, and ever?
----
Alphaville 1984

23 Nisan 2007

Bugün 23 Nisan

Yoğun bir haftaya başlıyoruz yine, ama bu kez sendromumuzu Pazartesi yerine Salı günü yaşayacağız. Çünkü ne de olsa bugün bayram, bugün 23 Nisan, bir şekilde neşe doluyor insan.
Bazılarımız bugün ne bayramı diye düşüneceğine, bir zamanlar sizlerin de bayramı olduğunu ve bu günün gelmesini dört gözle beklediğiniz günleri bir hatırlatmak isterim.
Büyüdünüz De Adam Mı Oldunuz, Başınız Göğe Mi Erdi?
Ne Çabuk Unuttunuz Çocukluk Günlerinizi?
Yoksa -benim gibi- çocukluklarınızı yaşamaya fırsat bulamadınız mı?
Ne olursa olsun, Bayramınız Kutlu Hayatınız Da Mutlu Olsun.
----
Günün Şarkısı
----
23 Nisan
----
Yirmiüç Nisan kutlu olsun
Sevinin küçükler övünün büyükler
Yirmiüç Nisan kutlu olsun
Çok büyük bayram bu bayram
Herkese kutlu olsun
Çok ulu bayram bu bayram
Herkese mutlu olsun