Bu Blogda Ara

Sayfalar

05 Mart 2011

Troleybüsler

Bir zamanlar hatırlar mısınız, İstanbul'da Troleybüsler vardı, aslında otobüs, ama tepesinde çıbıhları ile elektrik alan, elektrik kesildiğinde de yolun ortasında iyot gibi açıkta kalan bir taşıt aracı.


Her ne kadar Türkiye sınırları dahilinde ilk Troleybüs 1947 Yılında Ankara'da çalışmaya başlamışsa da, bunun etkisi önce 28 Temmuz 1954'de kaldırılan Tramvayların yerlerine İzmir'de, 27 Mayıs 1961 günü de henüz Tramvaylar kaldırılmadan acele tarafından hizmete alınan İstanbul'da da görüldü.
-Troleybüsler İstanbul'da Tramvaylarla bir süre birlikte çalışmışlardır.-
Bir nedeni ise zamanın inokta basınıydı. Çünkü işbu inokta basını Tramvaylar hakkında ne kadar olumsuz menfi yazılar varsa yazdılar çizdiler durdular. Kaldırıldıkları gün de Timsah Gözyaşları döktüler.


Çünkü gerek artan nüfus, gerekse bu nüfusu taşıyacak taşıt ihtiyacı yüzünden hem İstanbul'da, hem de İzmir'de aslında Troleybüslerden çok daha verimli çalışan Tramvayların sonu getirilmişti.


Netekim o günün karikatürlerinden birisi bu durumu çok güzel özetliyor, artık işi biten Tramvay görevini Troleybüse teslim ediyordu.


Bu araçların bir numaralı sorunu elektriksizlikti.
Kurulması ayrı bir dert, kaldırılması apayrı bir dert olarak 31 Yıl boyunca bir şekilde çalıştılar.
Belki vedaları içten olmadı ama biliyorsunuz geçmiş değiştirilemiyor.


Fakat sonları çok hazin olmuş, önce İzmir'e gönderilen İETT Troleybüsleri 1992'ye kadar saat gibi çalışacaklar, sonra da İzmir Körfezi'ne balıklara yuva olmak üzere atılacaklardı.
Alttaki şemada görüldüğü gibi sadece Rumeli Yakasında çalışmışlar, Anadolu Yakasına procesi çizilmesine rağmen hiçbir zaman geçmemişlerdir.


İzmir'de ise üç adet körüklü modelleri vardı bunların, çifteli derlerdi. Türkiye'deki ilk körüklü araçlar Fiat - Viberti marka Troleybüslerdir, İkarus 280'ler değil.


Bir aylığına İstanbul'da da çalıştığını söylüyorsa dahi bazı siteler, bu konuyla alakalı bir resim yok.
Derken yıllar birbirini kovaladı, 1984 Yılına geldiğimizde Feribota bindirildi ve İstanbul'dan İzmir'e gönderildiler.


Bugün Facebok'ta dolaşırken alakasız da olsa bir sayfada resmini gördüm, içimden geldi biraz ondan bahsetmek istedim, kısacası bir Nosthâlgie idi, hatıralarımızda pek olumlu olmamasına ve kendisini pek sevmesek bile hayatımızda bir gerçek olarak vardı.


Sizlere İnternetten bulduğum -hâliyle İnternetten bulacağım çünkü tek bir tane bile benim çektiğim Troleybüs resmi yok- birkaç Troleybüs Resmiyle baş başa bırakıyorum.


Elektrik kesintileri Troleybüslerin baş düşmanıydı.
O zamanlar İstanbul Belediyesi İstanbul'a elektriğin yetmemesini gerekçe göstererek günde birkaç saat kesintiye uğratır, bu da Troleybüslerin yolların kenarlarına sıra sıra dizilip Trafiği iyice içinden çıkılmaz hâle getirirdi.
Ne belediyeymiş be, sorun çözeceğine sorun çıkartıyor.


Fatih'in İstanbul'a girdiği kapı, Topkapı durağında bir Troleybüs hareketini bekliyor.


İstanbul'a kar yağmış, yol kenarında kardan adam yapmışlar, arka plandan Troleybüs geçiyor.


Kemeraltı Caddesi, sıkışık bir trafik, ve aralarında ilerlemeye çalışan bir Bussing UD47, Leyland Levend Panther ve Ansaldo San Giorgio Troleybüs.



Taksim Meydanı, yakınlaştırılmış ayrıntı.


Eminönü Meydanı, sanırım Bebek hattına ait, çünkü son durağa girmiş.
Arka plandaki araç Mersedes'tir.

Tüm resimler Wow Turkey'den alıntıdır. İleride bir gün işbu serinin devamını getirir miyim bilmiyor ben.

Şarapçının Hası

Şarap fabrikasının emektar çeşnicisi ölür. Yenisi için ilan verirler.
Derken perişan kılıklı belli ki ayyaş birisi başvurur.

Fabrika müdürü biraz da bu ayyaşı başından savmak düşüncesi ile test için ona bir kadeh şarap verir. Adam şarabı içer:
"Kırmızı bir Muscatel, 3 yıllık, kuzey yamaçta yetişmiş, çelik varillerde yıllanmış" cevabını verir.
Müdür şaşkınlıkla "Doğru" der.

Bir başka şarabı tattırrır:
"Kırmızı, Cabarnet, 8 yıllık, güneybatı yamaç mahsulü ve meşe fıçılarda yıllanmış"
Doğru cevabı üzerine iyice şaşıran müdür beyimiz, sekreterinin yanına gider ve ona bir bardak suya biraz idrarından karıştırarak getirmesini söyler ve adama bunu beyaz şarap niyetine içirir.
Adamın yanıtı:
"Sarışın, 26 yaşında, 3 aylık hamile, eğer beni işe almazsan babasını da söylerim ..."

04 Mart 2011

Karşılkılı İlişkiler

Bugünlerde ilişkilere fena halde takmış vaziyetteyim ...
Kimbilir, bazen de bu şekilde takılmak lazım.

Çünkü bu aralar bir çok arkadaşımn başı karşı cinslerle dertte :-((

Her ne kadar ben halkla ilişkiler mezunu olmasam bile bildiğim kadar kısmıyla yardımcı olmak istiyorum.
Ha, ben bir ilişki içinde miyim?
Hayır, şuana kadar hayatıma hiç kimse girmedi, ama bu hiç bir zaman girmiyecek anlamına gelmez.
Biraz da biz ilişki doktorluğu sıfatını taşıyalım, ama bu yazdıklarımı okuyanlar lütfen akıllarından uzman olmadığımı çıkarmasınlar :-))

Had balakım, biraz bir şeylere bakın.

Erkeklerin Kadında İlk Altı Saniyede Dikkat Ettiği Altı Şey

Erkeklerin hep dikkatsiz olmasından yakınanlara ufak bir ipucu. İşte erkeklerin ilk altı saniyede dikkat ettiği altı şey …
Erkeklerin hep çok dikkatsiz olduğundan yakınılır. Ama ilk izlenim herkes için çok önemlidir. Bu dikkatsiz sanılan erkekler için bile geçerli.

Bir erkek bir kadını gördüğü anda altı saniye içinde altı şey dikkatini çeker.


Bunların ilki gülümsemenizdir. İçten mi yoksa zorla mı gülümsüyorsunuz? Ya da gülümsemeniz öğle yemeğinde ne yediğinizi ele mi veriyor?


İkincisi saçınız. Kadınların yegane aksesuarlarından biri olan saçlarının kesimi, tarzı ya da boya tonu erkekleri ilgilendirmez. Onlar sadece saçınızın yumuşak ve güzel kokması ile ilgilenir.


Üçüncüsü ise dekolteniz. Erkekler dekolteye bakar. Erkekler her durumda ne kadar "göstermek" istediğinizi farkedecektir.


Dördüncüsü makyajınız. Eğer çok fazla makyaj yaparsanız, erkekler sizin yüzünüzde bir sorun olduğunu ve bunu saklamaya çalıştığınızı düşünebilir.


Erkeklerin dikkatini çeken beşinci şey ise cildinizdir. Siz cildinizdeki küçük bir sivilceyi dünyanın en büyük sorunu gibi dert edebilirsiniz. Erkekler bunu farketmeyecektir. Ama eğer çok fazla solaryuma girerseniz, bu onu rahatsız edecektir.


Son olarak bir erkek ilk altı saniyede sizin çantanıza bakar. Çok büyük bir çanta taşıyor olmanız erkeklerin sizin bakımınıza çok düşkün ve bütün bakım malzemelerinizi çantanızda taşıdığınızı düşünmenize yol açabilir.


Erkekler 8 Saniyede Aşık Oluyor

İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre erkekler aşık olacakları kadınla ilk karşılaşmaları sırasında onun gözlerine ortalama 8.2 saniye boyunca bakıyorlar.

Aynı erkeklerin çekici bulmadıkları bir kadının gözlerine bakma süresi ise sadece 4.5 saniye ile sınırlı.


Archives of Behavior (Cinsel Davranış Arşivi) adlı dergide yayınlanan araştırma için gizli kameralar kullanıldı. 115 öğrencinin gözleri bazı aktör ve aktrislerle konuşurlarken izlendi.

Ardından bu öğrencilere hangi oyuncuları ne kadar sevdikleri soruldu. Erkeklerin güzel buldukları kadınların gözlerine iki kat daha uzun süre baktıkları görüldü.


Buna karşın aşkı kadınların gözünde okumak daha zor. Çünkü kadınlar için iki süre arasında fark olmadığı belirtildi.


03 Mart 2011

FBI dünyanın en büyük korsanının sitesine girince nasıl deşifre oldu?

Wikileaks'in kurucusu Julian Assange ile onun bir numaralı düşmanı FBI arasındaki gizli çatışma halen devam ediyor. 
 
Hatırlanacağı gibi Julian Assange açıkladığı  Wikileaks belgeleri ile dünyanın gündemine otururken Amerika'nın da hedefi haline gelmişti. Julian Assange belgelerin açıklanmasından sonra kendisi için apar topar açılan tecavüz davasından dolayı halen  İngiltere'de yargılanıyor ve avukatlarının en büyük şartını da Amerika'ya iade edilmemek oluşturuyor.
Amerika henüz Julian Assange'ı ele geçiremedi ama takip etmeyi de bırakmıyor. Amerikan gizli servisi FBI Julian Assange'in sitesini ziyaret edince, Assange taraftarları da bu fırsatı kaçırmadılar. 
FBI'ın kendi bilgisayarlarından ve kendi serverından yaptığı ziyaret Julian Assange'in sitesinin yöneticileri tarafından belgesiyle açıklandı. Böylece FBI dünyanın en büyük korsanın sitesinin gezerken dünyaya da deşifre oldu.

27 Şubat 2011

Kedi

Vakti zamanında ailenin birinin evinde bir kedi varmış ...
Evin kadını kediyi çok seviyor, fakat kocası hiç ama hiç sevmiyormuş.
Bir gün adamın canına tak etmiş bizim kedi, almış bunu uzaklara götürmüş bırakmış.
Fakat kendisi henüz eve gelmeden kedi ondan önce gelmiş ...
Aradan bir iki gün geçmiş, yine adam almış kediyi, bu sefer biraz daha uzak ve biraz daha çetrefilli bir yere bırakmış.
Fakat yine akşama eve geldiğinde kediyi yine evde bulmuş ...
Ertesi gün demiş bu böyle olmıyacak, almış bunu çok ama çok uzaklara götürüp bırakmış, fakat biraz sorna telefonla evi aramış.
"Alo, hanım kedi eve geldi mi?"
"Evet geldi burda."
Adam da ne demiş biliyor musunuz?
"Telefonu şu şerefsize ver, bana evin yolunu tarif etsin, kayboldum!"