Bu Blogda Ara

Sayfalar

16 Aralık 2017

Nikâh Ondokuz Mayıs'ta

Dün size bahsettiğim içinde bulunduğumuz yılda dünyanın en çok aranılan kadını olan Amerikalı aktris Meghan Markle ve İngiltere tahtının beşinci sıradaki varisi Prens Harry'nin düğün tarihi İngilizler için Anadolu'daki ve İstanbul'daki sonun başlangıcı olan bir tarih olarak açıklandı.


Ondokuz Mayıs İkibinonsekiz Cumartesi
Bu yılın belki de bazıları için sürprüz çifti Windsor Kâlesinde bulunan Saint George Kilisesinde evlenecek.
Allah mesut etsin demekten başka bir şey gelmez elimizden. Cümhûriyet Altın'larımızı alır gideriz.

Jetgil Çağına Son Bir Yıl

Bir zamanlar memleketimizde çok sevilen bir çizgi filmdi Jetgiller. William Hanna ve Joseph Barbera'nın bindokuzyüzaltmışlı yıllarda çocuklar için ortaya çıkarttığı ve konu olarak o zamanın ve günümüze de sirayet eden günlük olayların anlatıldığı ama bunu geleceğin araçlarıyla bütünleştirdiği bir diziydi.
Günümüzde ise çalışkan Amerikalı bilim adamları bundan otuz yıl önce sadece hayal dediğimiz uçan arabaları gerçeğe dönüştürmek üzere çalışmalara başlamışlar ve geliştirmişler.


Amerika'da kurulu bulunan Samson Motor Fabrikasında üretilen üç tekerlekli ve pervahaneli motora sahip olan dünyanın ilk uçan spor arabalarını gelecek yıl dörtyüzaltmışyedibin liradan satışa sunulacakmış.
Bu araba üçbindokuzyüz metreye kadar havalanabilmekte ve havada saatte üçyüzyirmi karada ise yüzaltmış kilometre hız yapabilmekte.
Ancak bu araçlar için bazı şartlar getirilmiş.
Şimdilik sadece havalimanlarından kalkış ve inişlerine izin verilecek ve bu arabadan satın almak isteyenlerden de pilot ehliyeti tâlep edilecek.

İkibin Yıl Sonra Sürgün Bitti

Sürgünler insanoğlu tarihinin en kötü hadiselerinden biridir. Hele bir de sürüldükten sonra yeniden memleketine dönemeden hakkın rahmetine kavuşmak daha da kötüdür.
Bu yazımda size tarihin şimdiye kadar kaydettiği en geç avdet eyleyen iade-i itibardan bahsedecek ben.


Antik Roma İmparatorluğu'nu sanırım okuldayken öğrenmiş olmalısınız. Günümüzdeki İtalya'nın atası olan işbu imparatorluk zamanında devrin imparatoru ve günümüzde bildiğimiz Ağustos ayına adının verildiği Augustus tarafından Roma'dan sürgünle cezalandırılan o zamana yön veren şairlerden Ovidius hayatının kalan dokuz yılını memleket hasretiyle gurbette yaşayarak hakkın rahmetine kavuşmuştu.
Geçtiğimiz günlerde Roma Şehir Meclisi ölümünden ikibin yıl sonra Augustus'un verdiği sürgün cezasını kaldırdı.
Bu arada bir iade-i itibar daha, belki yazmamışımdır ama bundan dokuz yıl önce de Rönesans döneminin ünlü şairi Dante'nin sürgün cezası ölümünün yediyüzüncü yılında kaldırılmıştı.

Bindokuzyüzkırkaltı Model Hayat

Gerçi her ne kadar ikibinonyedi yılında yaşıyorsak dâhi bazen eski günleri, özellikle de bindokuzyüzseksenli yılları özlemiyor değil ben.
Çünkü o yıllarda bazı şeyler çok güzeldi, her şeye rağmen altın yıllardı.
Ancak bazı insanlar gerçekten çok daha gerilerde yaşamayı kendilerine hayat felsefesi olarak benimsemişler.
Size bu yazımda onlardan birini, Ben Samsun'u takdim edecek ben.


Ben Samsun bir uçak kabin görevlisi. İngiltere'nin en eski ünüversütelerinden birinin bulunduğu Cambridge'de yaşamakta.
Kendisini çocukluğundan beri bindokuzyüzkırklı yılların bir hayranı olarak ifade etmekte. Evinde günümüze ait tek bir eşya bile yok. Tuvaleti evin dışında. Evin telefonu bile o yıllardan kalma. Hâttâ ısıtma sistemini bile çalıştırabilmek için her sabah dörtte kalkıyor.
Bu evin eşyalarının o yıllara ait olabilmesi için yıllarca çalışmış ve çabalamış. Söylediğine göre tek eksiği bindokuzyüzkırkaltı model bir otomobil.
Giydiği kıyafetlerin bile o yılların modasına uygun olduğunu söylesem herhâlde bir fikriniz oluşacaktır.

İşe Bak

İşsizlik seviyemiz düşüyor diye uyutulmaktayız. Ne yazık ki dün söylemiştim bugün de söylüyorum, malesef eğitildiğimiz işlerde çalışamıyoruz.
Dün size tanıttığım bir kahraman bugün malesef işsiz kalmış yeniden.


Her zaman örnek olan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi bu kez "Böyle tanıtım olmaz" kararı vererek sokakta tuvalet tabelası tutulmasını yasaklamış.
Tuvaletin işletmecisi de mecburen Uğur Bey'i işten çıkartmak zorunda kalmış.

Kitap Kurdu Trafik Canavarı

Araba kullanırken akıllı telefonlarını kullanan birçok insan gördü ben ama bu okuduğum haber bana gerçekten pes ettirdi.
Hani telefonuyla oynasa he deyip geçerdik çünkü Türkiye trafiğinde bunlardan çok var ama araba kullanırken kitap okuyanını da dünya görmüş oldu işbu vesile-i şerifle.


Efenim hadise-i nakural Bursa'da vukua avdet eylemiş.
Trafikte seyrederken kitap okuyan sürücüyü görünce millet cep telefonuyla resmini çekmiş.
Kendileri işbu vaziyet-i şerif sanki çok matah bir şeymiş gibi nereden tutarsanız elinizde kalıyor ama hemen yoldaki polise haber veriyorlar.
Polis ise gerekeni yapmış ve adı açıklanmayan kitap okuyan sürücünün ehliyetini almışlar.

15 Aralık 2017

Yirmiikiyi On Geçe Uyumak Zayıflatıyor

Genel olarak uykusuz bir milletiz nedense.
Çarşıda herkes gece gündüz çalışmaktan bahseder. Ancak gündüzleri zaten çalışılıyorken gece de çalışılacaksa ne zaman uyuyacağız?
Zaten sabahları sekizde dükkânda olmamızı istiyorlar ve patronlara göre sekiz hiç de geç bir saat değil. Ancak kış mevsiminde saat sekizde gün henüz aydınlanmamış oluyor. Hani bir de kendileri gelseler içim yanmayacak.
Tabi sabahın yedibuçuğunda çarşının kapıları önünde çarşının sekizbuçukta açılmasını bekleyen güruhu da saymıyorum, çünkü o güruh ancak birbirleriyle sidik yarıştırmanın derdinde.
Tanrı tarafından gönderilen biri sayesinde ben çarşıyı hayatımdan sildim de kurtuldum bu sidik yarışı muhabbetinden.


Efenim bu çalışkan İngilizler yine durmamışlar ve uykuyu araştırmaya karar vermişler.
Buldukları sonuçlara göre düzenli bir şekilde gece uykusunu uyumanın zayıflamayı yüzde yetmişdört oranında kolaylaştırdığını bulmuşlar.
Aynı bilim adamları kilo vermek isteyenlere en geç yirmiikiyi on geçe yataklarına girip sekizbuçuk saat uyumayı yani altıyı kırk geçe kalkmayı öneriyorlar.
Ama bu kural ve tavsiyeler Kapalıçarşı ve Alışveriş Merkezlerinde çalışanlara sirâyet edeceğini sanmaz ben.
Çünkü alışveriş merkezleri sabahları onda açılmakta ve gece de yirmiikide kapanmakta, Kapalıçarşı ise sekizbuçukta açılmakta ondokuzda kapanmakta.
Keşke bu çalışkan İngiliz bilim adamları işbu mesai şeraiti içinde dönen kısırı nasıl doğurganlığa terfi ettirebileceğimizi de araştırsa da ben de size yayınlasam.

Dünyanın En Çok Merak Ettiği Kadın

Bu sorunun cevabı ne Kylie Minogue, ne Madonna, ne de Kraliçe Elizabeth.
Google Amca hazır Aralık ayı gelmişken ve yarısı da geride kalmışken bu sorunun cevabını Meghan Markle olarak açıkladı.
Her ne kadar Prens Harry ile ikibinonyedinin ikinci yarısında nişanlanmasıyla Dünya gündemine sonradan giren Meghan Hanım ikibinonyediye damga vuran birçok hadise-i şerifi geride bıraktı.
İşte olmazsa olmazımız Google Amca'nın bu yılki en çok arananlar listesi:

1. İrma Kasırgası
2. Ayfon Sekiz
3. Ayfon X
4. Matt Lauer (Tacizle suçlanan Amerikalı sunucu)
5. Meghan Markle (İngiltere Kraliçesi'nin müstâkbel gelini)


Dünya genelini şimdilik bir tarafa bırakalım, Google Amcamız bize bizim aramalarımızı da açıklamış. İşte bunları da buyurun:

1. Milli Piyango
2. Stres Çarkı
3. Yüksek Seçim Kurulu
4. E-Okul
5. Referandum Sonuçları

Dünyanın en çok aranılan yemeklerinde Türk Poğaçası ve Kek tarifleri de Dünyada ilk beşe girmiş.

Olimpiyat Meşâlesi Robota Emanet

Gelecek yıl bizi bir Olimpiyat daha bekliyor. Olimpiyatların simgesi ve olmazsa olmazı olan meşâle de taşınmaya başladı.
Olimpiyatın ruhuna göre oyunların oynandığı yerde ve oyunların oynandığı süre içinde o meşâlenin yanması şart. Eğer herhangi bir nedenle sönerse oyunlar ateşin yanmasına kadar ara verilir.
Bu yıl ilk kez insanlarla beraber bir de robot meşâleyi taşıdı.


Güney Koreli bilim adamları tarafından geliştirilen ve insani özellikler taşıyan ve Hubo adı verilen robot tarafından altmışbeş adım veya yüzelli metrecik uzunluğundaki görevini başarıyla yaptı.
Olimpiyat meşâlesinin sporcular tarafından taşınması fikri ilk kez 1936 yılında Berlin'de yapılan Olimpiyatta uygulanmaya başladığını da gazete hatırlatmakta.

Yapay Zekâ Gezegen Keşfetti

Aslında yapay zekâ dedikleri nesne-i şerif insan zekâsını yenebilecek derecede. Çünkü yapay zekâ bilgisayar destekli. İnsan ise bilgisayara muhtaç.
Artık hayatlarımızda olmazsa olmayan Google Amca'nın geliştirdiği yapay zeki olan Amerikan teleskobu Kepler birkaç gün önce yaşadığımız yer olan Dünya'dan ikibinbeşyüz ışık yılı uzaklıkta iki yeni gezegen keşfetti.


Aynı teleskop olan Kepler ikibinondörtte Kepler-90 adı verilen Güneş Sistemini keşfetmişti. Şimdi ise bu sisteme dâhil olan işbu iki gezegenle birlikte Kepler-90'ın gezegen sayısı sekize ulaştı.
Ben diyorum biz bu Evrende yalnız değiliz, mutlaka başka hayatlar başka gezegenler var, işte bir tane daha bulundu. Daha araştırılınca bakalım neler neler bulacağız?

Komiklik Doğasında Var

Şimdilere kadar böyle değişik bir haber paylaşmamıştı ben. Ancak dediğim gibi yaşayan görecekmiş.
Efenim mâlum Aralık ayında içinde bulunulan yılın muhasebesinin yapıldığını hâl-i hazırda yazmıştı ben. İşte onlardan biri de Komik Vahşi Yaşam Resimleri Ödülleri ile alakalı oldu bu yıl.
Efenim bu yıl içinde derneğe gönderilen üçbinbeşyüz adet resmin içinde birinciliği Andrea Zampatti'nin çektiği İtalya dağarında çiçek dalında keyif yapan fındık faresi kazandı.


Tabi ödüller bunlarla sınırlı değil.
Sualtı sınıfında Troy Mayne'nin çektiği Filipinler'de kendisine yol açmak için köpekbalığını sol yüzgeciyle okkalı bir Osmanlı İmparatorluğu Tokadıyla tokatlayan deniz kaplumbağası ödüle lâyık görüldü.
Kanada'da mısırı yummilenirken yaptığı keyfin sayesinde doldurduğu yanaklarla ünlenen sicabın resmini çeken Barb D'Arpino da bu gülümseten resmi sayesinde ödül aldı.

Gökçeada Kurtuldu

Tam yirmidört saat önce yazdığım yazımda Gökçeada'nın Cittaslow üyeliğinin maden izni yüzünden tehlikede olduğundan bahsetmişti ben.
Bu sefer de bu ünvanının korunduğu haberiyle karşınızda ben.
Sebebi de ne Stefano Pisani'nin mektupları, ne de Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın maden için verdiği iznin iptâl edilmesi.


Doğrudan doğruya Merih Madencilik'in Gökçeada hâlkının verdiği tepkiler üzerine ruhsat başvurusunu geri çekmesi.
Bir zamanlar Mustafa Kemâl Atatürk'ün de dediği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin genel kurul salonunda yazan söz gibi:
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir."
Gökçeada'da millet kazandı, darısı diğer yerlerin başına.

Mega Procenin Modeli Değişti

İki yıl kadar olmakta sanırım, ben yazmamıştım ama İstanbul Boğazının altına yapılacağı açıklanan dördüncü bir tüp geçitten bahsedilmişti o günü.
Üç kattan oluşacak olan bu geçitte alt ve üst kattan otomobiller orta kattan da metro geçeceğini zamanın başbakanı Ahmet Davutoğlu söylemişti.
Ancak geçen zaman zarfında şimdiki Ulaştırma Bakanımız olan Ahmet Arslan işbu tüp geçit procesinde orta katta olan metro hattının trenlerin ağırlığı nedeniyle alt kata aktarıldığını söyledi.


Yeni düzenlemeye göre üst ve orta katlar otomobillerin gidip gelmesi için alt kat ise metronun işlemesi için kullanılacak.
Büyük İstanbul Tünelinde şimdi mevcut olan İncirli istasyonundan başlayan ve önce ilk kısım olarak Mecidiyeköy'e kadar gitmesi düşünülen yeni metronun tüp geçitten karşıya geçip Söğütlüçeşme'ye eriştiğinde hem Marmaray hem de Kadıköy ve hâttâ Üsküdar metrolarıyla bağlantılı olacak.
Keşke tez zamanda işbu hat yapılsa da Metrobüse ciddi anlamda bir ortak olsa. Çünkü bu metro Metrobüse paralel bir güzergâhtan gidecek.

Tuvaletçi Olduğuma Bakmayın Ben Aslında Hemşireyim

Şimdi anlatacaklarım aslında işsizliğin boyutunun nerelere eriştiği hakkında olacak.
Ne yazık ki Türkiye'de mezun olan her genç mezun olduğu dalla alakalı işi yapamamakta.
Bunda atamaların gecikmesi gibi nedenler baş sırada.
Bir de gereken yerlere gereken adamlar bulunamamakta, ya da ihtiyaçtan fazla adam yetişmekte veya başka alanlara adam yetişmemekte.
Bu yüzden de nitelikli mesleklerdekiler eğitimlerini gördükleri mesleklerini yapamıyorlar.
İşte bu yazımda bunlardan birinden bahsedecek ben.


Kahramanımızın adı Uğur Biber. Kendisi hemşirelik okulu mezunu. Ancak hemşireye ihtiyaç bulunmadığı için işsiz kalan ve de atanması yapılamayan kahramanımız Eskişehir'de genel tuvalette günlüğü elli liradan çalışmaya başlamış. Elinde "WC Şadırvan" yazan bir tabelayla günde on saat boyunca yoldan geçenleri geçitteki tuvalete yönlendirmeye çalışıyor.
Geçenlerde yaşlıca bir kadın kahramanımızın bulunduğu yerin yakınlarında baygınlık geçirince "Açılın ben hemşireyim" diyerek hastaya gereken ilk müdahâleyi yapmış.
İşte bir halk kahramanını takdimimdir işbu yazım.

14 Aralık 2017

Yılın Sözcüğü Feminizm

Aralık ayındayız ya her şeyin olduğu gibi sözlükler de yılın sözcüğünü bulmaya karar vermişler.
Bu buluşların biri de Amerika'da bulunan Merriam-Webster Sözlüğü içinde bulunduğumuz İkibinonyedi yılındaki sözcüğün "Feminizim" olduğunu açıklamış.
Çünkü bu sözcük bu yıl internette en çok aranılan sözcük olmuş.


Sözlük bu ilgiyi kadınların her tarafta her zaman yaptıkları protesto yürüyüşlerine ve her zaman başlarına bela olan cinsel taciz iddialarına bağladı.
Üstelik dünyanın başına gelen Donald Trump adlı zat-ı az muhterem de cabası olmuş.
Feminizm sözcüğü ise sözlükte "Cinslerin politik ekonomik ve sosyal eşitliği teorisi" anlamına geliyor.

Sigara Cazibeyi Öldürüyor

Oldum olası sigaradan hoşlanmadığımı benim yazdıklarımı okuyanlar bilirler.
Sigaranın sağlığa zararlarının yanı sıra görünüşe de zararlı olduğunu çalışkan İngilizler bu sefer maydanoz olmadan araştırmalarında kanıtlamışlar.


Çünkü araştırmaların sonucuna göre sigara içmeyen kişiler karşı cinste olanlar tarafından yüzde altmışbeş oranında daha fazla çekici bulunuyor.
Sağlığınız ve cazibeli olmanız için siz de eğer sigara içiyorsanız sigarayı bırakınız.

Döner Kurtuldu

Bizim ihraç mal kâlemleri arasında Avrupa'da oldukça önemli bir yer tutan döner az daha Avrupa'da yasaklanacaktı biliyor muydunuz?
Gözlerden şimdiye kadar kaçan habere göre geçenlerde Avrupa Birliği Millet Meclisinde bizim dondurulmuş dönerlerin içinde bulunduğu söylenen fosfat katkı maddeleri yüzünden bazı milletvekilleri yasaklanmasını istemiş.


Ancak meclisteki oylamada her zaman içinde hayır saklı olan "Hayır" sonucu çıkınca iktidarda bulunan Avrupa Halk Partisi bizimkilere hitâben "Dönerinizi kurtardık. Bir şey değil" diye Tweet atmışlar.
İşbu oylamanın boyutlarına gelince:
Avrupa'da günde yaklaşık beşyüz ton döner satılıyor. Bu dönerlerin yüzde seksenini acı vatan diye dilimize yerleşen Almanya'daki Türkler tarafından üretilmekte.
Ve tabi ki işbu işkolunda çalışanların çok büyük çoğunluğu elbette ki Türk.
İşte Türk'ün gücü Avrupa'ya bir kez daha ispatlandı.

Boğaz'da Deniz Keyfi

Ben canım Türkiye Cumhuriyeti'min coğrafyasını ve iklimini essahtan çok seviyorum.
Geçen gün kar yağdığından söz etmiştim ya, bu sefer İstanbul'da bazılarımızın deniz girdiği haberi geldi.


Ardahan'da geçen gün yağan kar henüz İstanbul'a teşrif etmedi, bunu fırsat bilen hava da sanki yazdan borç almış gibi sıcaklığı yirmi dereceye dayandırdı.
Bazı cesaretli gençler de Bebek Sâhilinden deniz girmişler.

Gökçeada'nın Ünvanı Tehlikede

Geçen yazılarımdan birinde bahsettiğim yavaş şehir listesinde bulunan Gökçeada bugünlerde bu listedeki varlığını Merih Madencilik'in yapmış olduğu altın ve gümüş arama izin başvurusunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kabûl etmesi yüzünden kaybetmek üzere olduğu ortaya çıktı.


Gökçeadalıların da tepki gösterdiği işbu izin kararı sakin şehirler birliği olan Cittaslow yönetim kurulu başkanı olan Stefano Pisani'yi de harekete geçirip hem Gökçeada Kaymakamlığına hem de Gökçeada Belediyesine birer mektup yazmış.
"Madenin açılması hâlinde Gökçeada'nın Cittaslow ünvanı ortadan kalkacaktır."
Bekleyip göreceğiz bakalım neler olacak bundan sonra?

Fransız Öğrencilere Cep Telefonu Yasağı

Norminâl şartlarda aslında okullarda cep telefonu kullanmak serbest değildir. Ancak işbu yasağa pek uyulduğu söylenemez. Çünkü mâlum-u aliniz yasaklar uyulmak için değil çiğnenmek içindir.
Yine de bize göre birçok şeyin serbest olduğu Fransa'da belki bu yılki dönem geçti ama gelecek yıldan sonra anaokulundan itibaren liseye yani ortaokul bitinceye kadar örgün eğitim sürecinde olan öğrencilerin cep telefonlarını okuldayken kullanmaları yasaklandı.


Her ne kadar okulda telefonlarını çantalarında bulundurmalarına izin verilse dâhi teneffüs zamanları dâhil olmak üzere okul sınırları içindeyken telefonlarını kullanamayacaklar.
Liselilere sirâyet etmeyen işbu yasak gelecek eğitim öğretim yılında yürürlüğe konulacak. Yani 2018 yılı Eylül ayından itibaren geçerli.

Ders Olsun

Hayatta ve trafikte her ne kadar çeşitli olumsuzluklar vukua avdet eylese dâhi bazen müspet hareketler de olabiliyor. Bu sefer bir menfiden müspetlik çıktı.


Efenim hadise-i şerif herkesin gâvur diye bahsettiği ama asla gâvur olmayan İzmir'de vukua avdet eyledi.
İzmir denilince akla ilk gelen mekânlardan Kordon'da ehliyetini hangi makamdan aldığı belli olmayan bir sürücü arabasını engellilere ait bir noktaya park etmiş. Aslında İstanbul'da olsa bu norminâl bir şey.
Ancak orası İzmir olduğu için ve İzmir'in halkı böyle kuralsızlıklara asla tahammül etmediği için birkaç temsilci vatandaş bu aracı arkası yapışkanlı kâğıtlarla boydan boya kaplamışlar. İşte görmek istediğimiz hareketler bunlar. Ancak bitti mi bu güzel hareket?
Bununla yetinmeyen vatandaşlar kapladıkları kâğıtların üstüne de "Burası engellilere aittir" diye yazmaktan da geri kalmamışlar.
Ne mutlu ki doğruluğu savunan vatandaşlarımız hâlâ mevcut. Ellerinize sağlık.

İdéâl Erkeğin Ölçüleri

Dünya üzerindeki çeşitli araştırmalar tam gaz devam ediyor. Millet tembel değil ama bu kadar da her şeye maydanoz olunmaz.
Bu sefer ne çalışkan İngilizler ne de Amerikalılar değil araştırmacılar. Uzun zamandan beridir sesleri solukları çıkmayan Avustralyalılardan geldi bu haber.


Efenim bu çalışkan İngilizlerden özenen Avustralyalı bilim adamları bu sefer kadınların 1.82 metre boyunda kol ve karınları kasları gelişmiş esmer erkeklerden yüzde yetmiş oranında daha çok hoşlandıklarını araştırmalarında ortaya çıkartmışlar.
Tabi benim gibi bir şişko patatesten hoşlanacak değillerdi ya bu kadınlar.

13 Aralık 2017

Koalisyon Şartı Sigara

Avrupa'nın büyük bölümünde kapalı yerlerde sigara içmek Türkiye'deki gibi yasaktır biliyorsunuz.
Şahsımın da sigara hakkında düşüncelerimi zamanında okumuştunuz sanırım. Hatırlatmam gerekirse lütfen 4207 hakkındaki yazılarıma erişmek için tıklayınız.
Ancak bu haber birazcık bizim 4207 sayılı yasanın delinmesi anlamına da gelmekte.


Türkiye'de 19 Mayıs 2008 günü yürürlüğe giren 4207 sayılı kapalı yerlerde sigara içilmeyeceği hakkındaki yasanın Avusturya sürümünde lokantalarda 2018 yılının Mayıs ayında yürürlüğe girmesi düşünülüyordu.
Ancak 2017 yılının Ekim ayında yapılan milletvekili genel seçimi sonrası kurulan muhafazakâr Hâlk Partisi ile aşırı sağcı Özgürlük Partisi ortak hükûmeti henüz yürürlüğe dâhi girmeyen sigara yasağını kaldırmış.
İşin güzel tarafı da ne biliyor musunuz?
Avusturya'da sigara tiryâkiliğiyle tanınan Özgürlük Partisi genel başkanı Heinz Christian Strache'nin hükûmet ortaklığına dâhil olmak için öne sürdüğü şartlardan biri olması.

Aşk Denen İllet

Her ne kadar aşk dünyanın en güzel duygusu dâhi olsa ayrılıkla bitince insan sütten ağzı yandıktan sonra yoğurdu üfleyerek yiyor.
Uğruna yemekten içmekten kestirten, şarkılar yazdırtan, şiirlerle anlatılmaya çalışılan o yüce duyguyu anlamayanlar yüzünden bütün bunlar.
İşte herkesin anlamamakta ısrar ettiği bu hakikât-i şerifi çalışkan İngiliz bilim adamları yaptıkları araştırmada kanıtlamışlar.


Araştırmada görüşlerine başvurulan bekâr erkeklerin büyük çoğunluğu olan yüzde yetmişbirlik kısım yeni maceralara yelken açmanın ve aynı şeyleri yeniden yaşamanın yerine hayatlarını tek başlarına sürdürmek istediklerini söylemişler.
Bu sözleri yıllar önce sayın Ayşegül Aldinç de bir şarkısında söylemişti aslında:

Aşk denen şu illet
Vallahi de zillet
Hep peşinde millet
Gel de idare et

Ne dersiniz, sizce de haksız sayılmazlar mı?

Ofiste Çalışmak Kâlbe Zarar

Herkes masa başında çalışmanın oturduğu yerden parayı götürmek olduğunu düşünür.
Gelgelelim bizden götürdüklerini göremezler bile.
Birçok çalışanlar çeşitli rahatsızlıkların tehdidi altında aslında.
Ancak çalışkan İngiliz bilim adamları aslında o kadar da güzel bir şey olmadığını araştırmalarında bulmuşlar.


İmdı bu araştırmanın sonuçlarında neler bulunduğunun izahatını verecek ben.
Masa başında çalışanlar genelde sağlıksız besleniyorlar. Buna çarşıdan alışkın ben, patronlar genelde simitle veya tostla öğünlerini geçiştirirler.
Bu şekilde beslenmek öncelikle kâlbin yağlanmasına yol açıyor.
Simit tost poğaça gibi gıdalar hamur işi oldukları için beli kalınlaştırıyor. Yani insanı şişkolaştırıyor.
Bunun üzerine kâlp hastalıkları riski de artıyor.
Göz de hareket etmediği için zamanla görme yetenekleri de zayıflıyor. Gözlük kullanmamızın nedenlerinden biri de bu işte.
Ayrıca sürekli oturmak da kasları da zayıflatıyor, sonra birkaç yüz metre için bile arabaya binme ihtiyacı hissediyoruz. Yani hareketsizlik bizi bitiriyor.
Atalarımız zamanında çok güzel söylemişler: Nerede hareket orada bereket.

Metroya Niyet Mamuta Kısmet

Dünya nüfusu sürekli çoğalmakta. Çoğalması bir şey değil, bu çoğalan nüfus genelde büyükşehirlerde yaşamakta.
Bu büyükşehirlerden bazıları Metro sistemlerini yıllar öncesinden şimdilik bitirmiş gibi görünmekte, bazıları var olan Metrolarına yeni güzergâhlar eklemekte, bazıları da sıfırdan yeni Metro yapmaktalar.
Bu yazıda Vahşi olmayan Batı'ya gidiyoruz.
Amerika'da bulunan Los Angeles Büyükşehir Belediyesi metroyu genişletmeye karar vermiş. Buraya kadar her şey norminâl, ancak metro tünellerini kazarken onbiner yıllık çeşitli fosiller bulmuşlar.


Buzul Devri'nde yaşamış olan tavşan deve gibi hayvanlara ait olan işbu fosillerin içinde en dikkât çekeni henüz yavruyken Hakkın rahmetine kavuşmuş olan mamutun başına ait olan fosiliydi.
Günümüze kadar fazlama bozulmadan gelen işbu fosil yaklaşık olarak bir metre uzunluğunda.
Bakalım orada olası kazılar dolayısıyla metronun inşaatı kaç yıl ertelenecek?


Bu arada bilmeyenler için eklemeliyim ki mamutlar temsili görselde olduğu gibi günümüzdeki fillerin atasıdır, ancak fillerden daha cüsselidir.

12 Aralık 2017

Hassas Denge

Kar sadece insanları etkilemiyor, doğadaki yaşayan bütün canlı varlıklar için benzer etkileri gösterir.
Örneğin bilirsiniz ayılar kış geldiğinde bahar gelinceye kadar derin bir uykuya dalarlar.
Kuşlar da soğuktan korunmak için sığınacak bir kuytu yer ararlar.


Bazıları da bazı idman hareketleriyle vücut ısılarını dengelemeye çalışırlar.
Aynen bir Kanadalı resimci tarafından çekilen bu resimdeki alaca baykuş gibi.
Bugün kardan kıştan çok bahsettik, kar yağmasına yağsın ama yeter ki can almasın diyerek bugünü kapatıyoruz.

Avrupa Kar Altında

Sabahleyin siz sevgili okuyucularımla Göle'deki kar haberini paylaşmıştım.
Göle'deki karın Avrupa'nın çeşitli yerlerini de etkisi altına aldığını da eklemem gerek.


Hava soğukluğunun kaç derece olduğunu bilemiyoruz ama kar fırtınası Avrupa'da da bazı yerleri felç etti.
Gelen habere göre Belçika'da altgeçit ve tüneller karla doldu.
Aynı şekilde İtalya'da da yollar kapandığı için okullar tatil edildi.
Almanya'da bulunan Münih Havalimanında pistlerin buzlanması yüzünden birçok uçak yerde kaldı.
Kar yüzünden bir Volkswagen alamet-i farikalı otomobil ise günün güzelliği oldu, kar arabayı pankçı gençliğin saçları gibi kapladı.


Hollanda'da da vaziyet karla kaplanmış.
Kar altında bir Noel Ağacı bir güzel görüntü veriyor bize.
Yani anlayacağınız Avrupa da karla boğuşuyor, bizden herhangi bir farkları yok yani.

Erkekler Yüksüğe Sâhip Çıkamıyor

Oldum olası evlilik yüksüğü erkekler tarafından parmaklarına takılan bir esir halkası gibi algılanır.
Çünkü erkeklerin doğasında çapkın olmak vardır. Güzel olan her şeye şöyle bir bakmakta fazlama bir sakınca görmez.
Ama bu demek değildir ki erkekler aldatır. Aldatmak karaktersizliktir.
Ancak konumuz bu değil.


Efenim bazı çalışkan İngiliz bilim adamları sanki başkaca işleri yokmuş gibi her şeye maydanoz olmak isteyip işbu konuyu da araştırmışlar ve her on evli erkekten dördünün evlilik alyanslarını kaybettiğini ve yine on evli erkekten yedisinin alyans takmadığı günlerde sabit bir yerde saklamadıklarını dolayısıyla unutkanlıkla karşı karşıya kaldıklarını ortaya çıkartmışlar.
Buyurun buradan yakın.

Müzik Edebiyatçı Yapıyor

Müziğin çeşitli sıkıntılara çeşitli şekillerde hissettirdiğini ta Osmanlı İmparatorluğu zamanından beri bilinir. Ancak bu sefer olayın başkaca bir boyutu çalışkan Kanadalı bilim adamları tarafından kanıtlandı.


Araştırmaya göre erken yaşlarda sözlü müzikle tanışan çocuklar büyüyüp liseye gittikleri zaman edebiyat derslerinde daha fazla başarılı oluyorlarmış.
Bu konuda müziğin işitsel beceri ve sözel ifade zenginliği katma etkisi büyük rol oynamakta.
Zaten benim de bir yerlerden işittiğime göre hâmile kadınların karınlarındaki bebeklerine müzik dinletmek istemeleri de aslında bu yüzdenmiş.

Buz Taym

Aralık artık kendisini göstermeye başladı. Kış iyiden iyiye hissediliyor.
Geçenlerde paylaştığım Fethiye'deki deniz günlüğünden sonra bu sefer Ardahan'ın Göle ilçesinde dün hava soğukluğu sıfırın altında yirmialtı dereceyi gösterdi.


Acaba bu derecedeki soğuk İstanbul'da olsa hâlimiz nice olurdu?
Bu konuda sizin de görüşlerinizi bekliyor ben.